Pazar, Şubat 14, 2010

gençlerin dikkatini çekmenin 18 yeni yolu*(dikkat;sivri dil)


UYARI;aşağıdaki maddeleri lütfen dikkate alın.çünkü gençler bu kalıplar içindeler unutmayın.ve bu kalıpla tüketip,itaat edip ölmeye mahkum olucaklar,insan vasfından uzak olarak.onların düşünceleri çalıntı,hayatları taklittir.düşünmeden yaşamaktır. bazı gençleri tenzih ederek bilgisiz ve bilinçsiz bir gençliğe hayır demek için buyrun kinayeli,iğneli gerçeklere;;;


*projenizi yahut öğrenilmesi gereken bilgileri öğrettirmek niyetindeyseniz, onları önceliğin facebook olması kaydıyla facebook,twitter gibi psikotrop etkisi oluşturmuş sosyal paylaşım sitelerinde sunun.eğer burada grup açacaksınız grubun adı ilgi çekici olsun ve de içinde bol miktarda eğlenceli video olsun.unutmayın,interneti sadece facebook için açıp kapatan bir dolu genç var.belki yanına online oyun ve msn eklenebilir.bu gidişle kendilerini toplumdan dışlayıp,anksiyete vb. olucaklar zaten.


*eğer bir kitapla gençlere ulaşmak istiyorsanız pembe renkli üzerinde "aşk" kelimesi basılı bir kitap yazın.(denenmiştir,iki farklı renkli baskıdan galip gelen pembe renk olmuştur.)plajlarda,toplu taşımada kitabınız gösterile gösterile taşınacaktır,garanti veriyoruz.bir de ricamız hayalgücüsüz olması.


*eğer gerçekten onlara yeni bir kavram öğretmek istiyorsanız replik yazarlarıyla konuşarak kavramınızın gençlik dizilerinde,entrika dizilerinde yahut karanlık dizilerde geçmesini sağlamalısınız.entrika için fazla sevinmeyin RTÜK icraate geçmeye başladı.bir de programlara el atsa.neyse;kavram öğretmede ciddiyim;çünkü bunu tecrübelerden dinledim.


*eğer onların yaşayış biçimini değiştirmek istiyorsanız güzel kız ve güzel adamlardan oluşan,güzel kıyafetler giyilen,okula gidilen,ebeveyne isyan eden insanlar bütünü sahibi bir dizi çekin.


*subliminal mesaj tavsiye edilmez,bilinci olmayanın bilinçaltı mı olurmuş yahu!


*eğer mizahi düşüncelerinde farklılıklar oluşturmak niyetindeyseniz;TV'de,içinde bol ahlaksız şakaların geçtiği skeç programı hazırlayın.ya da karikatür dergisinde Türk nüktesinden uzak,ahlakdışı bir tablo çiziniz.


*"tiyatroyala ilgileniyoruz,sanata düşkünüz,edebiyattır sevdiğimiz,resim yapar,müzik yaparız,olmadı dergide yazar,kitap da yazarız ,başka iş bilmeyiz,enteliz,entel yerlerde takılırız" diyen gençlere inananıp projeler yapmanızı tavsiye etmem.onları ufak kültür testlerinden geçirin en önce.çünkü bu hikayeyi o kadar çok dinledim ki.hatta bu sebepten dönem dönem yaptığım işleri bile bırakmışlığım vardır.gerçekten ilgili olduğunu sanıp kendini ordan oraya atan ve artık 30 yaşına gelip işe yaramadığını görmüş tanıdıklarım da var.çok ciddiyim.


*eğer bu gençlerden cinsiyeti bayan olanlara ulaşmak istiyorsanız;liseli bir genç kızın ulaştığı olağanüstü bir erkek tiplemesi olan Edward gibi bir karakterin bulunduğu duygusal bir kitap yazın ki ağlasınlar.sakın Dostyevskiden,Ahmet Hamdiden bahsetmeyin,bunca kitap yazılmışken onlara ne gerek var canım!!!
*doğuyu hatırlatma,batıyı gözlerine sok,anadoluyu,atayı,ananeyi ve kendi kültürlerini unuttur.işler tıkırında ilerleyecektir.


*eğer onlara müzik yoluyla ulaşmak istiyorsanız,diyecek birşeyim yok gitar ve elektro çalın yeter.sesiniz güzel olmasa da olur.


*fikir değiştirmenizin başka bir yolu da komik,anlamlı yahut güzel değil de isyankar,saçma,gereksiz tişörtler bastırıp piyasaya yaymak.


*bir düşüneyim,gençler başka ne yapar?internet sosyal paylaşımla sınırlı anladık google'a gerek yok.zaten onu gerekli kullanan da yok.


*sinema filmi çekin.ne olursa olsun farketmez,zaten seçen yok ki.ama tavsiyelerimiz var;bazıları için ahlaksız komedi lazımken,bazıları için çalıntı, 3d teknolojisi'yle yapılmış olması önemli.aman dikkat,bayanlar için sevgilisi ölmüş bir hanımın,sevgilisi tarafından bırakılmış mektupları okuyup onu anımsaması ve durma ağlaması gibi filmler önemli.oyuncuları değiştirerek aynı temayı kullansanız da hiiç farketmez.


*boşuna köşe yazısı yazmayın,haber bülten,ajans ve sitelerinde görünmeyin,görmezler.


*gazeteniz renkli magazinsel,futbol dolu ve gerçeklersiz olsun.


*haber kaynaklı ciddi kanallarda sunulan tartışma,tarih,politika yahut strateji programlarına da çıkmayın.


*cafelere,özellikle yabancı kaynaklılarına sık uğrağın,afişler asın.nasılsa sevgilileriyle orada bol vakit geçirecekler.


*ayrıca baba sözler eden,durma karşı gelen siyaset adamlarını da çok severler.bu adamların icraatleri de onları pek alakadar etmez.


eveeet,TV,PC,Cafe,pembe kitap...başka gençlerin uğraşı mı var.vardı da biz mi uğramadık demek istiyorum "kinayeyle" metin uca'nın tabiriyle "sevgili büyüğüm(?)(!)" dediğim Süleyman Demirel gibi...
unuttuklarımız için özür dileriz.bilahare onları da yazarız.sevgi ve saygılarımla...

Cuma, Şubat 12, 2010

iettci,minibüscü,taksici terörü...


iettci teröründen nispetle fazla olan taksici ve minibüscü terörüne kızıp,isyan ederken "kimse görmüyor mu yahu bunları" derken;geçen sene Beşiktaş'da meydanda,minibüscünün hızından ötürü ölüme sürüklenmiş olan üniversiteli gencin ardından bir vakayla daha karşılaştım haberlerde.


ve ben bu vakayı öğrendiğimden beri baş ağrıma hakim olamıyorum.


vakayı duymuşsunuzdur;sıkışık trafik yüzünden güzergah dışında kimbilir ne kadar km hızla ilerleyen Dudullu-Üsküdar hattı minibüs şoförü,Burhaniye mahallesinden Fıstıkağacındaki okuluna 2 arkadaşıyla her zamanki gibi yürüyerek gitmekte olan 16.yaşındaki Cumhuriyet Lisesi 10.sınıf öğrencisine önce çarptı,daha sonra da 15 metre sürükledi.


yazması bile ne fena...


ben yine Fıstıkağacında bulunan İstanbul Üsküdar Anadolu Lisesi geçen haziran mezunu biriyim.olay bizim şu Altunizade Kısıklı Caddesi üzerinde gerçekleşmiş.vaktiyle okula giderken köprü çıkışının yolumuzun üstünde olması hasebiyle özellikle yağmurlu günlerde trafik çok sıkışır,çamlıcada otobüslerden inip yürümek mecburiyetinde kalırdık.yani iyi bilirim.


neden mi bunları anlatıyorum;çünkü insanın yakınında yada kendi içinde geçmeyen bir olay uzaktan hikaye gibi gelir.bunu ufak çaplı da olsa Ekim'de otobanda geçirdiğimiz trafik kazasında anlamıştım.


işte belki de daha fazla etkilenmemin nedeni buydu.bildiğim yerlerden olması...


en sevdiği olan "Türk bayrağına" sarılmıştı Ömer'in tabutu.16 yaşında çoklu hayallerin bütünü.


babası-annesi feryat ederlerken,oğullarının kanlı gömleğine sarılıp ağlarken babanın şu sözü beni yıkmaya yetti;"askere gidip terörle mücadele ederek şehit olacaktı." bir de şu sözü;"sabahleyin harçlık olarak yalnızca 3,5 lira verebilmiştim."


düşündüm,işte ben ülkemdeki tüm bu sözü söyleyen vatandaşlarım için iyi bir ekonomist olmalıydım,iyi okumalıydım okulumu...daha çok daha vahimi olan bir durum;geçen gün Kocaelinde ekonomik zorluktan dolayı günlerdir birşey yemediğinden ve utanıp söyleyemediğinden yol ortasında düşüp bayılan bir amcanın durumu da bana aynı sözleri söyletmişti.


neyse,konum bu değildi.


gelelim hep şikayet etmek için yanıp tutuştuğum bu teröre;acaba yetkililerimiz bunu görmüyorlar mı yoksa görmek mi istemiyorlar?her gün binlerce insan taşıyan bu toplu taşıma araçlarının şehir içi azami hızı uygulamadıklarını görmüyorlar mı?açıkçası çok zaman yüreğim ağzımda inmişimdir bazı hatladan.gelin sorun ben burdayım.ve bu hatların isimlerini açık açık söyleyebilecek bir vatandaşım.


kimsenin acısı dinmeyecek.tamam kavşak yapın,köprü yapın,iyi otobüsler de alın ama bir de yaptıklarınızı denetleyin,memurlarınızı denetleyin lütfen.


Ömer'in umutları bu terörle söndü.rica ediyorum geri kalan insanların umudu bu terörle pisipisine sönmesin.denetlenebilecekken,ağır cezalar uygulanabilecekken bari böyle sönmesin!


(taksicilerin minibüscülerin bu terörü sürdükleri,kurallara uymadıkları müddetçe eylem yapmaya ve haklarını savunmaya hakları yoktur!)