Pazartesi, Temmuz 27, 2009

Bayrağına aşık bir marş;İstiklal Marşı!


her saygı duruşunda baktığım o şanlı bayrağımızın hilalinin ve ışıl ışıl yıldızının ötesinde kaybolup giden gözlerim,kanımın damarlarımı çatlatıcak derecede heyecanlanıp bana baskı yapması,düşüncelerimde cedlerim,tüm bu ahengin ortaya çıkmasıyla koşup gelen ılık esen rüzgarın etkisiyle titreyen ben ve o anlarda okunan bir milli marş...1921'de meclisin kabulüyle bugünlere süregelen o ihtişamlı marş.İstiklal Marşı...

herhalde ancak böyle bir marş bir milletin,vatanı uğruna can verebilecek insanların sesi olabilirdi.ancak böyle bir marş bu kadar coşagelirdi.seslendiği ve koruduğu bayrağını ancak böyle bir marş dalga dalga yapardı.

Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı marş da kendi gibi mütevaziydi.yardımsız haykırır,seslenirdi çok sevdiği kahraman milletine;


Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!

O benimdir, o benim milletimindir ancak!


ve bir yalvarışla başlar ikinci dörtlüğü,başlar ama kendinden de emindir;


Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.


özgürdür yazıldığı milleti gibi dizeler;


Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.


öylesine destek verir ki,korkmayız,ürkmeyiz kimselerden;


Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,

'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?


tavsiyelerinde umut doludur;


Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.


benliğimizi hatırlatır,cedlerimizi yad ettirir;


Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.

Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.


her kelimesi hayrandır yurduna,vatanına;


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.


öylesine bir yakarışı vardır ki;


Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.


ve ruh doludur,kalbi atar dizelerinde;


O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.

Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;

Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;

O zaman yükselerek arşa değer belki başım!


ve sonlandırırken şöyle der cananı bayrağa;

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


MEHMET AKİF ERSOY' imzasıyla İstiklal Marşımız...