Çarşamba, Temmuz 29, 2009

onların hayatları taklit,tutkuları alıntıdır...


Oscar Wilde şöyle der;

''çoğu insan birbirinin aynıdır,

onların düşünceleri başkalarının fikirleridir,

onların hayatları taklit,tutkuları alıntıdır.''

işte bu sözü okuduğumda aklıma hemen toplum olarak biribirimizi içine sokmaya çalıştığımız kalıplar geldi.bizde belli doğrular ve belli yanlışlar vardı,ve belli iyiler,belli kötüler.bunların dışına çıkamaz hale gelmiştik.Oscar Wilde'ın da yukarıdaki sözünde ifade etmeyi amaçladığı kelime grubu olan,klişe bir tabir olucak ama,koyun sürüsü olmuştuk.
zevkelerimiz,giyiniş tarzımız,diksiyonumuz orda burda tvde gördüklerimizindir.bilirsiniz estetik yaptıran insanlar bile yüzleri için ünlüleri seçerler.
yada bir siyasal partideki insanlar.başları ne derse doğru kabul ederler ve onu gibi düşünürler.orda düşünce çeşitliliği yoktur.bilmezler ki çeşitliliğin olduğu yerde ,ortaya çıkan fikirlerle alınan kararlar daha verimli olur.

lise yıllarımda sayısal okuyorum dediğimde şununla karşılaşıyordum;'aa sen çok zekisin desene,bak bak sayısal okuyabildiğine göre...'şaşkınlıkla bakakalırdım.okullar da bu hale gelmişti.sayısallar zekiydi sözeller geri.nasıl yani derdim kendi kendime.niye, onların önemi yok muydu?her an bu kalıptan çıkmak için alan değiştirebilirdim.

sonra şunu düşündüm,mesela pratisyen hekim bize göre mükemmelken,muhteşem bir finans-ekonomist eh işte idare eder cinstendi.garip.paramızı ayarlayamasalar,bir ülkenin parasının ederi düşse,hatta açlık ortaya çıksa acaba hangimiz doktora gidebilirdik.

herşeyimiz simgeseldi işte.insanlara değer verişimiz de etikete bağlı kalmıştı.çöpçüyle laubali olmazken,avukatın ayağına serilir olmuştuk.

bir insan doğardı,ve toplumun önceden belirlediği düzende büyürdü.anaokulu,ilkokul,lise,üniversite derken evlenir sonra da torun torbaya karışır.aynı kalıptan çıkmış fabrika usülü bi dolu insan...

toplum içi hareketlede dahi alışagelmiş kalıpların dışına çıkmak caiz değildir.o yöntem çok daha iyi olsa bile...

farklılıklara delirmiş gözüyle bakıldığı için pekçoğumuz buna cesaret bile edemiyoruz.halbuki farklılık sıkıcı bir hayatı engeller,mutluluk sağlar.
hani filmlerde olur ya,bir adam aykırı şeyler yapar,önce tepki görür,sonra başarısından ötürü alkışlanır.neydi Robin Williams'ın oynadığı kalıpların yıkılmasını anlatan gerçek bir yaşam hikayesinden alınma filmin adı;Patch Adams...

halbuki unuttuğumuz birşey var,başarılarıyla tabiri caizse tavan yapmış insanların hepsi farklıydı.hepsi de sıradışı insanlardı.eminim ki çoğumuzun yaptığı gibi sadece üniversite kitaplarını okuyup,sonra mezun olup çoluk çocuğa karışır yaşar giderim kalıbından uzaktılar.onlar merak ettiler,üniverisiteyi hakkını vererek okudular,okudular,hayal ettiler,düşündüler,çalıştılar ve kalıpların dışına çıktılar...

aslında tek yaptıkları şey sürüdeki koyunlardan olmamaktı...