Pazartesi, Ocak 11, 2010

ifade özgürlüğünde basına yapılan tacizler...


İnsan hakları evrensel beyannamesinde tanımlanmış olan, bütün devletlerce benimsenmiş ifade özgürlüğü hakkının sansürlenmesi birçok devlette fark göstermektedir.


Bu hususta Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin(International Covenant on Civil and Political Rights) 2. maddesi şöyle der;"herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır;bu hak,her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın,sözlü,yazılı,basılmış,matbuu veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme,alma ve verme hakkıdır."

3.maddedeyse 2. maddeye ilişkin olarak bentler eklenerek kanunlarla limitlerin belirlenebileceğinden bahsedilmiştir.ulusal güvenliğe tehdit,şiddet propagandası,halkın huzurunu bozabilecek durumlar gibi mevzularda...


"herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir." der bizim anayasamız da.


fakat bu özgürlüğe karşı tutumuyla Dünya'da basın özgürlüğünde Tanzanya gibi ülkelerden sonra 168.sırada Fildişi sahilleri cumhuriyetiyle bulunmaya hak kazanır.


Fildişi sahilleri ekonomisi her ne kadar iyi olsa da;Fransız sömürgesinden kurtulup,henüz 1960 yılında kurulmuş,çeşitli iç savaşlarla başetmek zorunda kalmış bir cumhuriyettir.



bu,"kısmen özgür ülkeler"kategorisindeki önemli başarımızdır.öyle ya!


gazeteciler hakkında açılan davalar,siyasetin basına müdahalesi,otosansür,basına hükümet içi ve dışı aktörlerin tacizleri,medyaya devletin yaptığı ekonomik baskılar...


bu konudaki feryatları duyuyorum ve de eşlik ediyorum.


özellikle son zamanlarda basın özgürlüğüne yapılan baskılara ve onlaraa yapılan engellere feryat ediyorum.


Türkiye'de binlerce yazar ve gazeteci bu konuda çeşitli cezalar almış,özellikle de hapis cezalarına çarptırılmışlardır.


halbuki bir gazetecinin mesleği eleştirmektir ve konu üzerine fikirlerini sunmaktır.(tabii bu;hakarete kaçmaksızın,bazı dokunulmaz olan devlet sınırları,Türklük gibi konulara hakaret etmeden,kişinin özeline karışmadan dilediği konudaki fikirlerini sunmak)bu onların kamu görevidir.öyle ki onlara engel 30 yasadan evvelki bir bendin maddelerindeyse şöyle denir;"eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz."


şimdiyse feryatlardan örnek vereyim;


Ahmet Altan yazılarında bahseder;yine güzel bir İstanbul günü yollara düşüp savcılığa ifade vermeye gittiğinden.


İHD başkanımız ifade özgürlüğü yasası daha önemli diye haykırışlara geçti.mevzuatın hak ve özgürlükler doğrultusunda AHİM içtihatlarına göre düzenlenmesi gerektiğini de vurguluyor.


Şanar Yurdatapan'sa "demokrasiyi istemek yetmez,yasaları değiştirmek gerekir." diyor.


eski bir savcıysa"gazetecileri yargılamak bizi kapalı bir toplum yapar." cümlesini kullanıyor.


demokratik bir toplumun en önemli unsuruna ket vuran yargıya uyum adı altında bir düşünce sistemi gelişiyor.yani yargılayan ne dilerse o oluyor,düşünceler de buna bakılarak yol buluyor.


hatırlarsınız,Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'a verilen hapis cezası ardından Başbakan Tayyip Erdoğan bu konuda yasal düzenlemeler getireceklerini ve özgürlüğün sınırlarının genişletileceğini açıklamıştı.


ne diyelim,geç kalındı ama biraz daha geç kalınmamalı.


büyük bir heyecanla meclisten geçeceğini ümit ettiğimiz bu düzenlemeyi bekliyoruz,artık daha medeni olmayı bekliyoruz...